28 Ocak 2008 Pazartesi

fortis türkiye kupası çeyrek final eşleşmeleri


fortis türkiye kupasında çeyrek final kuraları çekildi...


önce eşleşmeleri verelim:


Fenerbahçe - Galatasaray
Adana Demirspor - Gençlerbirliği
Çaykur Rizespor - Beşiktaş
G.Oftaş - Kayserispor


şimdi abukluklara gelelim...


1-) grup lideri olmanın ne anlamı var... bu tür durumlarda grup liderinin ufak da olsa bir avantaj sahibi olması için ilk maçı dışarda oynaması gerekmez mi?


2-) demir - gençler ve rize - beşiktaş aynı gruptan çıkmadılar mı çeyrek finale.. en azından bu ayarlanamaz mıydı... bu kadar gerizekalı bi eşleşme olabilir mi... topu topu max 7 maçlık bir seride aynı takımları 3 defa karşılaştırmak... aferin...


3-) iki maç arasındaki uzuuuuun aradan bahsetmiyorum bile...


yok yok vallahi deve gibiyiz... neremiz doğru ki...

20 Ocak 2008 Pazar

2007 uefa yılın takımı


uefa 2007 yılının karmasını seçmiş... çok sürpriz yok... seedorf'un bu yaşına rağmen kadroya girmesi büyük başarı... cl şampiyonu milan 3 oyuncuyla karmaya damga vurmuş... 5 büyük lig lafı bir yalan... 3 büyük lig var... alman ligi için büyük trajedi... sol bek mevkiinde büyük kriz yaşanıyor... bu krizden dolayıdır ki abidal bu kadroda... keçili abdurrahman çelebili bir lafımız var ya... tam da o durum işte... buffon 2. ligde oynamanın cezasını çekti... gerard ve kaka dışında geçen sene de bu kadroya giren oyuncu yok... los galacticos hakkaten bitmiş... real den sadece kaleci var listede... inter son 6 yıldır ilk defa kadroya oyuncu sokmuş... bizden oyuncu yok... geçmişte rüştünün ve şenol güneş'in bu kadroya girmişliği vardı... bizden kimse olmadığı gibi, ilişkili olduğumuz kimse de yok...
veeee bence bu kadrodan çıkarılacak en önemli ders... kadroda oyunun sadece tek tarafını oynayan oyuncu yok... hepsi de mevkileri ne olursa olsun hücumda yapabiliyorlar savunmada... işte günümüz futbolunun gerçeği bu...

cüneyt koryürek


yeni bloğumun en popüler etiketi oldu taziye... cüneyt koryürek'i kaybettik... atletizm denince bir solukta sayılan 3 isimden biriydi.... kenan onuk'u kaybettik... şimdi cüneyt koryürek de gitti... allah nejat kök'e uzun ömürler versin...


trafik canavarının aramızdan aldığı değerler konusuna girmek istemiyorum...


evet atletizm 100 metredir ve gerisi teferruattır...


evet süreyya ayhan yetkin bir çalıştırıcıyla dünya yıldızı olabilirdi...


ah be koryürek... hem de olimpiyat yılında...


ruhun şad olsun...

12 Ocak 2008 Cumartesi

sporcu güzeller 2


sporcu güzel deyince çok da fazla malzeme yok... ama maaşallah tenis camiası çok bereketli bu konuda...


daniela hantuchova...


slovak... 23 nisan 1983 de poprad doğumlu... monte carlo da yaşıyor... 1,81 metre boyunda... 56 kilo... mayıs 99'dan bu yana profesyonel tenis oynuyor... sağ elini kullanıyor... çift el backhand'i var... 2007 yılını dünya sıralamasında 9. sırada kapattı...

11 Ocak 2008 Cuma

nicholas anelka - nic 39


nicholas anelka 15 milyon pound bonservis bedeli karşılığında chelsea'ye transfer oldu...

onun varlığı saf yeteneğin hala para ettiğini yüzümüze yüzümüze vuruyor her seferinde... onun karakter bozukluğunun onda biri dirk kuyt, gattuso, essien, hakan şükür'de olsaydı bu adamların hepsi ya futbolu bırakmıştı ya da 2. ligde falan oynuyorlardı... kariyeri bitti denen yerlerden döndü... her seferinde büyük bir transfer patlatarak... sanıyorum toplamda uğruna en fazla para harcanan adam ünvanı kırılmayacak bir rekor olarak onun elinde...


demek ki futbolda yetenek hala para ediyor... adam türkiye liginden ayağa kaldırabildi kariyerini... türkiye için de böyle bir örnek yok... ferdinand, geremi, baliç, vs kariyerlerine buradan başlayıp daha iyi yerlere gittiler... hagi,kenneth anderson,rapaiç vs ise kariyerleri biterken geldiler veya burada bitirdiler ya da daha kötü yerlere gittiler... ama kariyerinin dibi olarak buraya gelip, buradan aldıkları güç ile tekrar zirve yapan sadece anelka...



gündüz tekin onay


işdi, güçtü, hayat kavgasıydı derken blog'uma ilk uzun arayı da verdim... yazacak çok şey var ama önce bir görev var... onu tamamlamak lazım...


elbette ismini yaptıklarını bilirdim de onu ilk defa aile ortamı ile bilgin gökberk'in çizgi dışı programında izledim... güntekin onay, zeynepgül-orhun ene ve eşi ile birlikte... aile yapısındaki demokratiklik bile aslında onu anlatıyordu...


heryerde okumuşsunuzdur hocayı...onun için diğer özelliklerinden bahsetmemek lazım... çocuklarıma çok vakit ayıramadım, güntekin'deki futbol yeteneğinin farkına varamadım, onları gönlümce sevemedim dedi ama benim gördüğüm pırıl pırıl iki çocuktu...


kendine hakszılık etti bence...


ruhun şad, toprağın bol olsun

2 Ocak 2008 Çarşamba

erman toroğlu


adalet hepimize bir gün bir yerde lazım olur...bir gün sizin alehinize gibi görünen adalet, başka bir gün sizi koruyabilir. aslolan adilliğinizi koruyabilmenizdir... gün döner devran döner, keser döner sap döner demiş atalarımız... hepimiz eşitiz ama bir kısmımız biraz daha eşit türü bir yaklaşım uzun vadede bizi hiç bir yere götürmez...

zordur adil olmak... hele yırtmışlardansanız daha da zordur... azınlığa lazımdır adalet, farklı olana, zayıf olana, fakir olana... ama bir gün güçlüye de lazım olabilir. doğru tektir...şartlı doğru olmaz... ya da kişiselleştirmiş doğru... sen yaparsan doğru ama o yaparsa yanlış olmaz... herkes yaptığında yanlış, herkes yaptığında doğru vardır...

bu durumu hep şu örnekle açıklarım...

+ idam cezasına karşı mısın
- evet
+ peki eşine senin gözlerinin önünde defalarca tecavüz edilse ve öldürülse, sonra da 3 yaşındaki -kız çocuğuna tecavüz edilse ve öldürülse yine karşı olur musun?
- ???

ateş düştüğü yeri yakar... zordur adil olmak... çok zordur...

erman toroğlu da budur işte... kendisine yönelik bir saldırı durumunda benim genelkurmay başkanım demokratik olmasın sert olsun diyorsan, aynı toplumun çıkarttığı polisin de sert olmasını anlayacaksın... suçun cezasını adalet verir... bu kavrama inanıyor olmalısın... eğer böyle olmazsa ekranbaşında gaza gelip ‘’hadi benim oğluma yap da görelim’’ dersen, inandırıcı olmazsın... lafının ağırlığı olmaz... herşeyin ötesinde tutarsız olursun... bir spor yazarının tutarsız olmasının, benim gözümde bir spikerin kekeme olmasından farkı yoktur...

1 Ocak 2008 Salı

sporcu güzeller 1


ana ivanoviç... sırp... 6 kasım 1987 Belgrad doğumlu... İsviçre Basel'de yaşıyor... 1,86 boyunda, 69 kilo... 2003 yılından bu yana profesyonel tur'a bağlı olarak tenis oynuyor... sağ elini kullanıyor... iki el backhand'i var... 2007 yılını dünya sıralamasında 4 numarada kapattı. dünya sıralaması derken aşağıda 2007 yıl sonu itibarıyla dünya sıralaması var... ilgilenenlere...
2007 BAYANLAR TENİS DÜNYA SIRALAMASI


1- Justine Henin 6.155 Puan Belçika
2- Sevetlana Kuznetsova 3.725 Puan Rusya
3- Jelena Jankovic 3.475 Puan Sırbistan
4- Ana Ivanovic 3.461 Puan Sırbistan
5- Maria Sharapova 2.956 Puan Rusya
6- Anna Chakvetadze 2.935 Puan Rusya
7- Serena Williams 2.802 Puan Amerika
8- Venüs Williamas 2.470 Puan Amerika
9- Daniela Hantuchova 2.367 Puan Slovakya
10- Marion Bartoli 2.191 Puan Fransa

fatih terim - son imparator


( bu yazı yunanistan maçından hemen sonra fatih terim'in taraftarlarca istifaya davet edilmesinden sonra yazılmıştır...



futbol bu.. üstelik türkiye'de futbol... bu kadar anlık yaşayan bir ülkenin bu kadar anladığı! bir konuda dünü dikkate alması elbette beklenemezdi... 7 koca sene boyunca dünü yaşadı terim... ve bu halk taraftarı ile basını ile futbolcusu ile o dünün mirasını kullandırdı terim'e... türkiyede belki de atatürk dışında kimseye nasip olmamış bir kredidir bu... kim? inönü? hayır... 2. dünya savaşı sırasında bitmişti kredisi... istiklal savaşı gazisi, batı cephesi kahramanı ismet... onun aldığı eleştirileri belki de türkiye'de başka hiçbir siyasi almadı, bu kadar kredi kullanmadı... kim? menderes... 10 sene kullandı diyen darbeden 5 sene önce başlayan yoğun tepkileri düşünsün... kim? özal... 87-88 gazetelerine bakın... papatyalardan jaguara davulcudan ortadirirek lafına binlerce yazı görürler... kim süreyya ayhan? geçiniz... kim naim süleymanoğlu, halil mutlu... kim vardır terimden daha çok hoşgörülen bu ülkede atatürk'ten gayrı... futbol delisi bir ülkeye görüp görebileceği en inanılmaz mutlulukları yaşatmıştır terim. 96 finallerine gitmek benim gözümde dünya üçüncülüğünün çok çok ötesindedir. o başarı bugün bosna hersek'in aynı başarıyı göstermesiyle eşdeğerdir benim gözümde... olağanüstü bir başarıdır bu. üstelik kendi kurduğu takımla yapmıştır bunu... gs'nin o 4 senelik mucizesini ve olağanüstü finalini hiç söylemiyorum... onun için dibine kadar haketmiştir bu hoşgörüyü... ve bence bu halk sonuna kadar da kullandırdı bu krediyi... daha da kullandırtırdı aslında... antipatik olduğu doğrudur... o, ya seversin ya nefret edersin insanlarından biri... sevmeyeni olmaması çok doğal... zaten sevenleri de bu yüzden seviyordur onu muhtemelen...


onu, o meşhur kibiri soğutmadı bu halktan... peki ne soğuttu... şu milli takıma bir bakın... benim gördüğüm en milli olmayan milli takım bu... kimse bu takımı kendisinin takımı olarak görmüyor... terim oyuncularına sahip çıkma adına bu takımı halktan koparmıştır... kim bu takımda gökdeniz'i içine sindirebilir... şike yaptı bu adam ya... itiraf etti bunu... kim emre'nin kaptanlığını hazmediyor... kim ders almayan ama ders veren bir hoca ister takımın başında... kim takımında oynamayan oyuncuların bu takımda ilk 11 oynamasının çok masum olduğunu düşünüyor... kim bu takımda hakan şükür'ü istiyor... kim her maç öncesi ve sonrası bir terim'in bir basının birbirlerine soktuk mu boruyu demesini istiyor... kim macaristan maçındaki komik penaltıdan sonra o penaltının üstünün kapatılmasını kabullenebiliyor...bunlardır terimden soğutan bu halkı... adalet duygumuzu zedeledi terim... hiç yapmaması gereken bir şey yaptı... klasik özelliğimiz olan mazlumun yanında olan duygumuzu kurcaladı... terim'in başında olduğu milli takım mazlum değil kibirlidir... adil değil fırsatçıdır... ezilen değil, fırsat bulunca ezendir... ve böyle bir takım türk milli takımı olamaz... ve böyle bir takımın başında türk halkı terim'i istemez... lucescunun gönderilip terimin gelmesini, yenalın gönderilip terim'in gelmesi örneklerinde mazlum olan hep gidenlerdi... hep birilerinin yerine o birileri daha misyonunu bitirmeden geldi terim... ve bence yukarıda bahsettiğim tüm bu duyguların kıvılcımı lucescunun gs'den gönderilip herkesin gönlündeki hocanın geldiği gün başladı... fiorentinadan gorinin kaprisi, milandan bir türk'ün orada olmasının hazmedilememesi sebebiyle kovulan terim kendisine yapılan haksızlıklara aynı haksızlıkları yaparak reaksiyon gösterdi... nerde okudum hatırlamıyorum ama şöyle bir laf var... '' sömürmek kötü bir şeydir... sömürülenin fırsat bulduğunda sömürmesi ise alçakcadır''


işte budur terim... baba hakkı'nın bjk taraftarı tarafından ıslıklandığı için futbolu bırakmak zorunda kaldığı bir ülkede terim de en büyük sahnede, bir milli maçta, bir yunanistan maçında, tüm avrupanın gözü önünde buna maruz kalmıştır... büyük, cafcaflı, gösterişli bir veda... tam da terim'e yakıştığı gibi... elveda imparator... istifa etmesen de, bu takımı avrupa şampiyonasına götürsen ve hatta orada şampiyon yapsan da bittin bu akşam... ve bunu en iyi sen biliyorsun... demek yoğun tepkiyi sen değil basın duydu ha... insanın kendine yalan söylemesi ne kadar zor değil mi hocam...


1 Ocak 2008 itibarıyla devamı:


devam edecek bişey yok aslında... konu kapandı... bir tane eleştiri yok piyasada... final vizesini aldık ve herşey bitti... kişisel kanaatim hiç değişmedi... milli takımla ilgili alınmsı gereken ilk aksiyon hala terim'in gönderilmesidir...

2007-2008 ilk yarı değerlendirmesi

aklımda ne zamandır ilk yarı karması, en'leri vs gibi bişeyler yapmak vardı... bunun için en uygun zamanda yılın ilk günü sanırım... işte benim ilk yarı değerlendirmem... çok kişisel olduğu için bazı mevkilerde 2-3 isim olabilir...

Devrenin Takımı: Gençlerbirliği Oftaş
Hayal Kırıklığı: Gençlerbirliği
Sürprizi: Denizlispor-İBB
En İyisi: Sivasspor-Fenerbahçe
Teknik Direktörü:Bülent Uygun (İçim kan ağlayarak), Zico, Osman Özdemir
Yöneticisi: Mecnur Odyakmaz
Hakemi: Ben bu hakemleri aklımda tutamıyorum... Çok da ilgilenmiyorum ama sanki Fırat Aydunus iyiydi...
Çıkış Yapan Futbolcu: Serdar Özkan
Yıldızı: Alex
Hayalkırıklığı: Arda
Sürprizi: Deivid

Altın Karma

Volkan-Orkun
Gökhan Gönül
Roberto Carlos
Servet-Edu
Song
Aurelio
Gökdeniz( Bu da içim kan ağlayarak)
Alex - Yusuf
Tello
Mehmet Yıldız
Semih

Yorum Trendi: Bunu biraz açalım. Her sene bir trend çıkar. Bir dönem beklerin ters kademeye girmesi vardı, sonra bloklar arası bağlantı... Bi dönem adam eksiltme üzerinden yorum yaptık. bu devreki trend oyunu kaç metrede oynadığımız üzerindeydi. Fener 70 metrede oynayarak başladı sezona...40 metrede bitirdi... Onun için sezonunun ortasından sonra başarılı oldu... :))) Yok yok bence futbol bu kadar komplike değil... Daha basit...

En Flaş Skoru: Tartışmasız Malta:2 Türkiye:2

Ceza Tahtası:

Fatih Terim: Tarihin en halkından kopuk milli takımını yarattığı için ( Bununla ilgili bir yazı yazacağım)
İlhan Cavcav:Sürekli hoca değiştirdiği için
Erman Toroğlu: Kafası karışık olduğu için... Önce benim askerim sert olacak deyip, sonra polis adam döver mi dediği için (Bunula ilgili bir yazı da yazılabilir)
Yıldırım Demiröğen: Belki doğru yaptığı şeyi yazsak daha doğru ve kolay... O kadar az ki iyi yaptığı şey... Kısaca ceza tahtasına girme sebebi: Herşey için...
Sinan Engin: Yıldırım Demiröğen'le aynı sebepten
Çarşı: Sinan Engin olayında çark ettiği için
Bülent Uygun: Ucuz şoven millityetçiliği, futbolcu simsarı konuşmaları, samimiyetsizliği için ( Bununla ilgili de bir yazı yazacağım)

Şimdilik aklıma gelenler bunlar... Aklıma geldikçe eklemeye devam ederim...

2008 yılı önemli spor olayları takvimi (ocak)

zaten meraklısı bilir, bilmeyen bugünkü gazetelerde okumuştur ama böyle şeyler hep okunur ama aradığın zaman hatırlayamazsın. onun için her ayın başında o ayki önemli spor olaylarını burada vermek faydalı olur diye düşünüdüm... ocak ile başlayalım...

OCAK

5-20 : Uluslararası Dakar Rallisi
12-13: Avrupa Kızak Şampiyonası (Cesana-İtalya)
14-27: Sezonun ilk ''Grand Slam'' mücadelesi olan Avustralya Açık Tenis Turnuvası (Melbourne)14-20: Avrupa Bobsled ve Skeleton Şampiyonası (Cesana-İtalya)
17-27: Avrupa Erkekler Hentbol Şampiyonası (Norveç)
18-20: Avrupa Sürat Pateni Kısa Parkur Şampiyonası (Ventspils-Letonya)
19-20: Dünya Sürat Pateni Sprint Şampiyonası (Heerenveen-Hollanda)
19-20: Eskrimde Erkekler Kılıç Dünya Kupası 1. ayak müsabakaları (İstanbul-Türkiye)
19-20: Serbest Güreş Dünya Kupası müsabakaları (Taiyuan-Çin Halk Cumhuriyeti)
20 Ocak-10 Şubat: Futbolda Afrika Uluslar Kupası (Gana)
21-27: Avrupa Artistik Buz Pateni Şampiyonası (Zagreb-Hırvatistan)
24-27: Dünya Ralli Şampiyonası'nda sezonun ilk yarışı olan Monte Carlo Rallisi (Fransa)
25-27: Dünya Kızak Şampiyonası (Oberhof-Almanya)

AYIN BOMBASI: Afrika Kupası...

Kaynak: Sabah Gazetesi İnternet Sayfası...
Free Website Counter
Free Website Counter

30 Aralık 2007 Pazar

30 aralık 2007 manchester city liverpool maçı

rotasyon delisi benitez yine farklı bir kadroyla çıktı... bu seferki sürprizler arbeloa ve aurelio'ydu... kuyt tüm maç aksamasına rağmen oyunda tutmakta ısrar etti. üstelik babel'i oyuna alırken bile onu oyunda tutarak kewell'ı çıkardı... kuyt enteresan bir oyuncu.. forvet olmasına rapmen sahanın her yerinde... defansif bir ortasahadan daha çok koşuyor... takımın defansına katkısı yadsınamaz... ama forvette takımı eksik bırakıyor...

bence liverpool'un asıl sorunu defanstan olumlu top çıkartamamak... agger'i bu kadar arayacaklarını hiç tahmin etmezdim... bugün hypia yoktu... olsa da artık çok ağırlaştı... topu oyuna sokmakta da eksik kalıyor... carragher ise benim gördüğüm en iyi defanslardan biri... ama o da topu oyuna sokamıyor... agger çok iyi yapıyordu bu işi... sanıyorum iki haftaya kadaer dönüyormuş...

bugün kazanabilmesi çok önemli bir 3 puan alacaklardı, olmadı... zaten liverpool'un diğer rakiplerinde farkı şu... diğerleri iyi oynarken mutlaka kazanıyorlar... ve sıkça da kötü oynarken kazanıyorlar... liverpool kesinlikle kötü oynarken kazanamıyor... ve zaman zaman iyi oynarken de kazanamıyor... o zaman da şampiyonluk hayal oluyor tabi...