29 Aralık 2007 Cumartesi

holosko çok pahalı mı?



5 milyon euro... üstüne koray ve burak... burak daha 20 yaşında... beklenen sıçramayı yaparsa en az 3 milyon euro'luk oyuncu... 1 milyon'da koray için koy... 9 milyon euro bonservis verdi beşiktaş holosko'ya... bugün asla çok para verdiler demeyeceğim... ama 9 milyon euro verilen bir oyuncu için performans kriterini de bugünden koyalım isterim...

1-) ilk maçtan başlayarak katkı... alışmaydı, uyumdu anlamam... bence beşiktaş'da anlamamalı...

2-) hakederek her maç ilk 11

3-) en az 8 ila 10 gol...

4-) bizzat damgasını vurduğu 3 maç

5-) şampiyonlukta en büyük pay sahipliği...

bu kadar para ancak bu performans için verilir... çok verildi demiyorum... ama bu para karşılığı bunları sağlamalı diyorum...

bu arada ne var bu beşiktaşta... ayhan akman, okan koç, gökhan güleç, ibrahim akın ve son olarak da burak yılmaz... bunların hepsi yıldız adayıydı... futbolcu öğütme makinası artık fener değil mi?

no pasaran

bir futbol takımından daha fazlası diyormuş bu yazıda... camp nou'dan ve katalan gururu barcelona'dan bahsediyorum elbette... ben real'liyim. çok da gurur duyuyorum bu özelliğimle... ama barcelona'ya gitmişken elbette nou camp'ı da gezdim... son 5-10 yıldır avrupada bazı takımları dayandıkları temelden dolayı desteklemek bir trend olmaya başladı... franco faşizmine karşı çıktığı için barcelona, liman işçilerinin takımı olduğu için liverpool, halk takımı olduğu için boca, komünist köklerinden dolayı st. pauli, livorno, bu trend'e örnek gösterilebilir... aynı sebeplerle lazio'yu da sevmiyoruz örneğin... bu değerlerin hepsine kalpten bağlıyım... ama bir takımı desteklemekle bunların ne alakası var... bu trend benim gözümde atatürk'ün partisi diye chp'yi desteklemekle aynı derece de yanlış... faşizme karşı olduğum için barcelonayı tutuyorum, atatürk'ün partisi olduğu için de chp'ye oy veriyorum... aferin... tutarlısın en azından...

evet futbol fena halde hayata benzer... evet asla siyasetten ayrı düşünülemez... ama sırf tarihi köklerinden dolayı bir takımı desteklemek yanlış geliyor bana... liman işçilerinin takımı liverpool'un sahibi dibine kadar kapitalist bir amerikalı olmuşken bunları konuşmak vakit kaybı oluyor sanki...

athletico bilboa yı ayrı tutar, tek geçerim o ayrı... ne forma reklamı aldılar ne de yabancı oynatıyorlar... yabancı kavramına ispanyollar da dahil... istemem küme düşsünler...

5. şampiyon çıkar mı?

hep tatlı gelmiştir bize anadolu takımlarının zirveye oynaması... dönem dönem samsun, antep, kocaeli, gençlerbirliği, bizim yetişemediğimiz dönemlerde eskişehir taraflı tarafsız herkesin desteğini almış, gerilerde bir yerde benim takımım olamıyorsa bari o olsun duygusuna mazhar olmuş takımlardır... türkiyedeki sistem izin vermez beşinci şampiyonun çıkmasına denir de eğer olursa sanırım bu sefer de sistem 6. şampiyonun çıkmasına izin vermeyecek... yoksa bu sistemin trabzon’un şampiyonluğuna nasıl izin verdiğini nasıl açıklayacağız... sistemin elbette kusuru vardır...elbette şampiyon olmak için iyi bir kadroya, iyi bir kadro için de fazla paraya ihtiyaç duyulur ama bu tek başına yeter değil gerek şarttır. şehir bütünleşmesi, taraftar desteği, profesyonel idari yönetim de gerekir şampiyon olmak için.

bir şehir efsanesi olabilir ama samsun’un şampiyonluğuna engel olan iç sahadaki sarıyer maçından 2 gün once başkanın isteği ile tüm futbolcuların alkollü bir eğlencede olduğu söylenir durur yıllardır... başkan mı kimdi... hayali ihracaat kralı hasbi menteşoğlu... ne kadar profesyonel bir idari yönetim değil mi?

peki şampiyonluğa giderken istanbul’da fener’e unutulmaz bir maçta 0-3 öndeyken 4-3 kaybeden gaziantep’te fener galibiyetini kutlayan konvoyların kurulmasına ne dersiniz... şehir ve taraftarın bütünleşmesine ne kadar güzel bir örnek değil mi?

peki gökhan ünal, mehmet topuz, ersun yenal,mehmet yıldız, erhan albayrak, hakan bayraktar, tanju çolak gibi bu şansı yakalamaya çok yaklaşmışken takımlarını bırakıp giden ya da gitmek isteyenlere... bugün türkiyede hala bir sürü kişi trabzon’un şampiyon kadrosunu ezbere sayabilirken, örneğin gs’nin seksenlerin başındaki şampiyonluğunun kadrosunu kimse sayamıyor...( sazanlık yapmayın...elbette biliyorum gs’nin o dönemde şampiyonluk orucunda olduğunu,ironi yaptım...) kastettiğim eğer 3 büyüklerde şampiyon olursanız başarılısınızdır, sadece ilgilenenler tarafından bilinir adınız... ama diğerlerinde şampiyon olursanız efsane olursunuz... neden bunu ellerinin tersi ile iterler bilmiyorum...

futbol dediğiniz oyun atla deve değil... hele günümüzde... mücadele futbolu oynanıyor artık... iyi çalım atmak zordur, çalışmayla kazanılmaz yetenek gerekir.. ama iyi koşmak o kadar da zor değil.. çalışarak edinilebilir. super ligdeki hangi maç için banko diyebiliyorsunuz son 3-5 senedir... demek ki her takımın her takımı yenecek potansiyeli var... iş bu potansiyeli kullanmakta... sen 3 büyüklerden biriyle oynarken canını dişine takıp kazanırken, bir hafta sonra yetenek olarak senin sıkletine daha yakın bir takıma berbat oynayıp yeniliyorsan suçlu sistem değil, kendinsin demektir. onun için örneğin oftaş feneri yendiğinde gazetelerde çıkan oftaş’ın toplam değeri roberto carlosun bilmemkaçta bilmemkaçı haberleri kadar saçma bir şey olamaz... eğer böyle bir değerlendirme yapılacaksa sezon sonu puan cetveli alınır ve eğer oftaş fenerin üstündeyse böyle bir haber yapılır... hatice’ci toplumuz asla neticeye bakmayız...

sonuç, 5. şampiyon çıkar mı... evet çıkar... ama bunun ön koşulu takımların parasal güçlerinin artması değil, zihniyetlerinin değişmesidir...

başlarken

bu ilk yazıda günün mana ve ehemmiyetini de düşünerek 2008 tahminleri yapalım... bakalım 2008 de neler olacak.

1-) ab'ye giremeyeceğiz...

evet böylece soğuk espri anlayışımla da tanışmış oldunuz...

şimdi gerçek tahminler,

1-) önce avrupa liglerinden şampiyonlar

arsenal (yok yok paf ligi değil)
real madrid ( ikinci devre robben taşıyacak onları)
bayern münih ( uefa'yı alamayacaklar ama)
lyon ( ilk defa olacak. ne heyecen verici)
inter ( nihayet sahiplenebilecekleri bir şampiyonlukları olacak)
görüldüğü üzere sürpriz yok... ingiltere dışında

2-) avrupa şampiyonu,

gönülden italya geçiyor tabi ama madem gerçekçi tahminler yapıyoruz almanya diyelim

3-) cl şampiyonu manchester united ( bu sürekli savunduğum tezim için çok önemli... şampiyonlar ligini ya büyük liglerin takımları kazanamaz ya da kazanırlarsa o sezon liglerinde başarılı olamaz.. evet biliyorum bunu çürütecek bir kaç örnek verilebilir. istisnalar kaideyi bozmaz)

4-) süper lig şampiyonu,

sivas olamaz... olmasın da zaten. daha şimdiden bu kadar konuşan bülent uygun'u o zaman hiç susturamayız... fener cl'de bir tur daha atlarsa kesinlikle şampiyon olamaz... gs yeni hoca uyumu sağlayabilirse belki olabilir ama sanmıyorum ( al işte bir kehanet daha.. kalli sezon sonunu göremez) garip ama sanki bjk şampiyon olur...

5-) peki kim düşer,

kasımpaşa, gençlerbirliği veee işte bomba geliyor... denizli

6-) tanyeviç sezon sonunu göremez...

7-) olimpiyatlardan 0 altın madalya ile döneriz... peki mehmet atalay istifa eder mi? evet doğru saçmalamayayım...

8-) olimpiyatlarda çin şahlanışı izleriz...

9) memo all star olamaz... hedo da... hoş mvp olsalar da umrumda değil... küsüm ben onlarla dünya şampiyonasından bu yana...

10-) hangi hocalar sene sonunu göremez ( sezon demedim bak) ... üzgünüm ama benitez... kalli ve tanyeviç'i zaten söylemiştim... elbette bülent korkmaz..( o yeminli... hiç bir takımda 1 sene çalışmadan tamamlayacak teknik direktörlük kariyerini... adam 15 sene tek takımda top oynadı... toplam 1 sezonda 3 takım çalıştırdı... yardımcılığını sayarsan 4)

yeni yazılarda yeni tahminler yaparım... şimdilik bu kadar yeter...